Copyright © Sensiz Kelimeler Sözlüğü
Design by Dzignine

Üç aylık ömürcü doktora mektup







Hiç iyi etmediniz doktor.
Yaşanacak ömrüme gün koymanız üzdü beni. Ben daha şöyle canımın istediği gibi aşık olamamıştım, hiç iyi etmediniz doktor. Şimdi daha fazla ölümlü ilan ettiniz beni. Oysaki ben de yatağımda derin bir uykuya dalar gibi ölebilirdim. Ya da bir kazada karşılaşabilirdim Azrail’le. Belki de komik ölebilirdim, Apolla11’in dünyaya düşen parçalarından biri başıma düşebilirdi mesela. Gerçi hiçbir ölüm komik değildir, öylesine söyledim. Hem hiç iyi etmediniz doktor, bir hastanede randevulaştırdınız beni Azrail’le.
Hiç merakım kalmadı şimdi ölüme.
Hiç iyi etmediniz doktor.
Sayı saymasını bildiğime ilk kez üzüldüm. Nasıl ki, ayrılınca sevenler boncuk dizerlermiş ayrılık günlerine. Yirmisinde yavuklusuna hasret bırakıp vatan hizmetine gidenlerde ranzalara çentik atarlarmış. Şimdi ben penceremde güneş sayıyorum. Ay sayıyorum. Yeniden görebildiğim her güneş, bir çocuğun akşam babasına kavuşma heyecanına götürüyor beni. Lokmalarımı da sayıyorum doktor. Yaşımı belirten sayıların az olduğu zamanlarda, babamın aybaşlarında alıp getirdiği muzları yerkenki gibi azar azar, saya saya yiyorum şimdi her şeyi. Hastanenin kurtlu mercimeği, kuru fasulyesi, taşlı pilavı ne güzel. Ne güzel yanık patateslere bandırdığım ekmeğin tadı. Yakında nefeslerimi de sayacağım doktor. Ne kadar kıymet bilmezleriyiz bu dünyanın, bedavadan içimize çektiğimiz şu oksijeni şimdi saya saya vücudumla buluşturacağım. Bir kimyacı edası olmayacak yüzümde belki. Zaten yüzümü şimdi bir aynalar geri veriyor bana. Artık sayılarda yitirdiğim bir adamım ben doktor.
Hem hiç iyi etmediniz doktor, beni sayılara düşman ettiniz.
Hiç iyi etmediniz doktor.
Çocukları korkutan bir adam yaptınız beni. Bir zamanlar sırma edasındaki saçlarıma sanki atom bombası attınız. Darmadağınıklığına bile razıyım şimdi, tüm taraklar sizin olsaydı da saçlarıma dokunmasaydınız doktor. Hele kaşlarımda terk ettiğinde yüzümü bir cüzzamlı gibi kaçtım ceketimin cebinden hiç eksik olmayan el aynamdan. Bir ara figüran oldum, hastane tiyatrosunda hastayı oynuyorum. Makyaj yapılmış, saçlarım, kaşlarım gözükmüyor. Oyun bitti sıkıntılı bir rüyadan uyanır gibi, kaşlarımı açtılar makyajcılar, saçlarım aynaları renklendirdi. Soğuk hava gelince doktor, hayalim kaçtı gözlerimden, pencereyi açmasaydın keşke hemşire hanım. İnsan bu hastanelerin hayallerinden başka nesini sevebilir ki? Hem hiç iyi etmediniz doktor, beni çocuklara sevimsiz kıldınız. Belki hemşire hanım işyerime gelecekti, sevecektik birbirimizi, evlenecektik, çocuklarımız olacaktı beni gördüklerinde annelerine gözyaşlarıyla kaçmayacaklardı.
Hiç iyi etmediniz doktor, beni uykuya zorlanan bir çocuğa harami kıldınız.
Hiç iyi etmediniz doktor.
Hayallerimi kaçırdınız benden. Şöyle bir ahşap evin balkonunda kitabımı okuyup çay içmeyi çok gördünüz bana. Yaz gelince kelebeklerle yarışacağım bir çiftlikte yaşamayı da çok gördünüz. Altınyıldız takım elbisemi daha kaç defa giydim ki. Hem altı yılın birikimiyle altıma çektiğim spor arabamla kaç kilometre yaptım daha. Hele Avrupa’nın dev gökdelenlerini, Asya’nın pirinç tarlalarını, Amerika’nın kara adamlarıyla dolu sokaklarını görememek deli edecek beni. Yerlileri görmeyi iptal edebilirdim belki, ama sen bir yatağa tıktın beni doktor.  Hiç ama hiç iyi etmediniz doktor.
Van Gölü’nü bile görmemişken Azrail’le gezintiye çıkarıyorsunuz beni.
Hiç iyi etmediniz doktor.
Yaşanacak ömrüme gün koymanız üzdü beni. Ben daha şöyle canımın istediği gibi aşık olamamıştım, hiç iyi etmediniz doktor. Şimdi daha fazla ölümlü ilan ettiniz beni. Oysaki bende yatağımda derin bir uykuya dalar gibi ölebilirdim. Ya da bir kazada karşılaşabilirdim Azrail’le. Belki de komik ölebilirdim, Apolla11’in dünyaya düşen parçalarından biri başıma düşebilirdi mesela. Gerçi hiçbir ölüm komik değildir, öylesine söyledim. Hem hiç iyi etmediniz doktor, bir hastanede randevulaştırdınız beni Azrail’le.
Hiç merakım kalmadı şimdi ölmeye. 

Adem Özbay

0 yorum:

Yorum Gönder

Sensiz kelimelerin sesi olduğun için teşekkürler...