Copyright © Sensiz Kelimeler Sözlüğü
Design by Dzignine

Kız Kulesi





Zarif bir aşığın sevdiğine sunacağı nazenin bir gülü, solar korkusuyla öpemeyip etrafındaki havayı koklaması gibi narince vuruyor dalgalar duvarlarına. O dalgalar ki, aşıkların figanlarından yorgun düşünce; kuş tüyü yastık gibi uzatırlar boyunlarını senin kıyılarına. İşte şimdi ben kurak iklimlerin toprağı gibi çatlayan dudaklarımla bir solgun gül gibi geldim kapına. Öp beni, kokla ve yeşert asırlardır bağrımda nadasa bıraktığım aşkları.
Çünkü ben dinmeyen bir yürek sızısıyla, solgun bir gül gibi geldim kapına.

Senin kıyılarına habersizce vuran midyeler, gözlerinin büyüsüne tutulur ve ıstıraplarından bir damla gözyaşı dökerler. 'İnci' dese de insanlar, o gözyaşı senin yoluna sunulmuş biçare bir aşığın adağıdır. İşte şimdi ben adanmış bir kurbanın sevinç gözyaşlarıyla, bir midye gibi geldim kapına. Okşa saçlarımı ve inciler çoğalt içimde.
Çünkü kırılgan bir şarkıyken gözlerim, bir midye gibi geldim kapına.

Nicedir içinde sakladığın türküleri fısıldadığın martılar şaşkın şaşkın dönerler kabe misali başında. Tutsağın; gönlü yanık şehzadeye tutkun nedimenin, gül dudaklarından güneşin batışıyla dökülen ağıtları dinletirler gelip geçen gemilere. Umutsuz aşıklara keder verir, hasrete bulanmış bir kalple gemileri bekleyen kadınlara
elem sunar sözlerin. İşte şimdi ben acıyla doğurduğum güneşin hatrına, şaşkın bir martı gibi geldim kapına. Gönlüme fer saran türküler söyle bana.
Çünkü ben talan edilmiş gemilerde salınan nazlı bir sancakken, şaşkın bir martı gibi geldim kapına.

Senin sarp bakışlarına yakalanmak korkusuyla usulca yanıbaşından süzülüveren rüzgarın eteğine tutunur İstanbul. Bir zamanlar ahşap konakların çerçevelediği taşlı yollarda salınan ve fidan boylu, baygın bakışlı, al yanaklı hanımefendilere yollanan mendilleri taşıyan yiğit elçi rüzgar, artık uzak iklimlerin hüzün yüklü mevsimlerini getirir kapına. İşte şimdi ben, şehirlerin padişahı ve yüreğini verecek namlı bir güzel bulamayan
İstanbul gibi geldim kapına. Geçit vermez sur ol kalbime ve ulubatlar gönder kara bulutlar çöktüğünde sineme.
Çünkü ben, sürgün olduğum gözlerine aşklar adayarak, mağrur İstanbul gibi geldim kapına.

İşte şimdi ben, geldim kapına sevgilim. Tutsak et beni gözlerinin kulesine…


Adem Özbay

0 yorum:

Yorum Gönder

Sensiz kelimelerin sesi olduğun için teşekkürler...