Kendine iyi
bak sevgilim, beni düşünme. Taş atmaya gidiyorum çocuklara kurşun atanlara.
Ceplerimde yıldızlar kadar taş var. Birde senin hasretini koydum sapanımım
hamuruna. Sevgilim her sapan çığlığında öperim dudaklarından. Hasretle, aşkla.
Ben iyi olurum sen kendine iyi bak...
Unut sevgilim,
unut ettiğimiz yeminleri. Musafa el koyup bağıra bağıra ettiğimiz yeminlerin
şimdi boynu bükük kalacak. Ne denizler ne martılar görecekler bizi artık el ele.
Hiç balık ekmek yiyemeyeceğiz; gölgesinde seni sevmişliğim olan bu şehirde.
Kaldırımlarında sokak çocukları yalnız kalacak geceleri, geceler uzun olacak
onlara yine. Sen hem onlara hem kendine iyi bak. Beni merak etme.
Sevgilim varır
varmaz mektup yazarım ay ışığıyla sana. Gökyüzünde en parlak yıldız olup göz
kırparım haylazlığımla. Sonra da düşersem en yüksek tepenin çatısına bil ki,
ellerimden tutmana ihtiyacım var. Kapat gözlerini ve düş seccadenin üstüne.
Yeraltında çağlarsa güllerin kökleri, kulak ver ve saçlarını bırak rüzgara.
Sonrasında dirençle kalkıp ayağa kendine iyi bak sevgilim. Ben çok iyi olurum orada.
Sevgilim kendine
iyi bak. Çünkü beklenmedik bir zamanda, yenilginin acısı direngen gözlerini
buğulandırdığında, ben hasretimi güneşe serip doğacağım senin kalbine. Ne sen
ağlayacaksın ne ben güleceğim. Melekler tutacak ellerimizden. Zaten kim Azrail
kadar iyi kement atabilir bedenime. Ve senin gözlerinin kemendi kadar... Çok
iyiyim sevgilim çok iyi, sen kendine iyi bak.
Ve sevgilim,
sevdim ben seni, senin bile inanamayacağın kadar çok. Sensiz her gece yıldızlar
aldım ben koynuma, sarih bir lisanla tespih eden tepelerde. Yıldızlar ısıttım
sabahlara kadar. Ve hasretimi ısıttım. Kırağı düşmüş bir gonca gibi, çıt diye
kırılmasın hasretim diye, ısıttığım yıldızlara sardım seni. Hasretim, hasretim
benim, gözünden ırmaklar geçen ceylanım... Kırlarda koşarken eski
günlerimizdeki gibi kendine iyi bak. Ben yakalamak için peşinde dolaşır dururum
bir yavru oğlak gibi. İyi olurum hem de çok iyi.
Hem ne çıkar
bahtımızda ayrılık varsa, bir kere bile baktı ya gözlerimiz içimize, Ben senin
sen benim gizli mahzenimdim, ancak yandıkça anlayabildik bunu. Hem seni nasıl
sevdim biliyor musun? Annenin kabuğunu soyup yavru vermesi gibi… Güneşin
gölgeye sancılanması gibi sevdim seni. Sen şimdi merak etme sevgilim, kendine
iyi bak. Kavuşamasam da seni sevdim ya, bana yeterde artar bile. İyiyim ben
iyiyim.
Sevgilim her
yalnız kalışımda mavzer başında, susarak çağırdım seni derin uçsuz bucaksız
vadilerden. Ne nilüferler topladım sana güneşi yalayıp yutacak kadar heybetli
göllerden. Ne çok aşık oldum sana, ne çok... Sen hep içimde doğan bir bahar
gibi geldin yanı başıma. Sevgilim teşekkür ederim ben sana, beni sevdin ya...
Mutluyum ben buralarda sen kendine iyi bak. Ve beni unutma...
Kendine iyi bak sevgilim,
beni düşünme. Taş atmaya gidiyorum çocuklara kurşun atanlara. Ceplerimde yıldızlar
kadar taş var. Birde senin hasretini koydum sapanımım hamuruna. Sevgilim her
sapan çığlığında öperim dudaklarından. Hasretle, aşkla. Ben iyi olurum sen
kendine iyi bak...
Adem Özbay
0 yorum:
Yorum Gönder
Sensiz kelimelerin sesi olduğun için teşekkürler...