“Kalbini sevmeyen kimseyi sevemez.”
Bunu sen söylemiştin. O zaman için, her zaman söylediğin
beylik laflarından biri olduğunu düşünmüştüm. Ne de olsa bir reklamcı olarak
hayata dair her konuda artist cümlelerden birini kurma hakkın var. Senin hayatı
nasıl gördüğünü merak edip duruyordum o zamanlar.
Hayvanların tüm dünyayı siyah beyaz gördüğü söyleniyor ya,
belki de sen baktığın her köşede, gözlerini diktiğin her olayda tıpkı bir televizyon
ekranında dizi arasında aniden fırlayan bir reklam sloganı gibi, etkileyici ve
vurucu kelimeler bütünü gibi görüyorsun.
Kimbilir bir çiçeğin açmasının o muhteşem dansı, bir kuşun
gökyüzündenki şaşırtıcı süzülüşü senin için sadece bir sloganla ifade
edilebilecek karelerdir.
Eğer gerçekten böyleyse peş para etmez bir bakışın var bu
hayat denen değerli varlığa.
Ben sabahları gökyüzüne gözümü açtığımda, bulutların
arasından bir meleğin benim resmimi çektiğini düşünüp gülümsüyorum mesela.
Güneşin doğmuş olduğunu görünce içime bir sevincin dalgası
yayılıyor. Yağmura yakalandığımde binlerce kelebeğin üzerime konduğunu
hissediyorum.
Tüm bunları yaşarken ne güzel bir söz arıyorum ne de çarpıcı
bir slogan.
Sadece o anın harikuladeliğini sonuna kadar yaşamak
istiyorum.
Doğumuma ve ölümüme işaret düşen o iki rakamın arasında
yaşadığım güzellikleri anlatabilecek bir mezartaşı yok. Ve ben aslında ‘Ruhuna
Fatiha’ değil ‘Ruhuma tebessüm’ isterim insanlardan. Sen her ne kadar ‘Ruhuma
yalnızlık’ bağışlayıp gitmiş olsan da...
Karşımdan gelip geçerken gülümseyip, içlerindeki güzelliği
benimle paylaşan insanların sevimliliğini hissederim mezarımda uyurken. Mutlu
olurum, mutlu bir ölü...
Şimdi sen olsan mutlaka bir reklamcı sözü patlatırdın bu
durumda.
Kimbilir belki de şöyle derdin:
Sizin hiç gülümsemeyle doldurduğunuz bir mezarınız oldu mu?Adem Özbay
0 yorum:
Yorum Gönder
Sensiz kelimelerin sesi olduğun için teşekkürler...