Ajansta çok yoğun çalıştığımız bir zamanda stres atmak için bir konsere
gitmeyi konuşmuştuk. Sonra akşam bana “Ömer Faruk Tekbilek geliyormuş,
O’nun konserine gidelim” demiştin. Tekbilek adını duymuştum ama Sufi
sanatçılarından baygınlık geldiği için gitmek istememiştim. Sen ısrar
edince de “Seni kırmak olmaz canım benim.” diyerek kabul etmiştim.
İsteksiz başlayan o gece hayatımın en güzel gecelerinden biri olmuştu. Ömer Faruk Tekbilek Türkiye’de pek namı olmayan ama dünyada çok tanına ve sevilen bir sufi müzisyendi. Mercan Dede, Mısırlı Ahmet gibi sanatçılar henüz çömez sayılırlardı onun ustalığı karşısında.
Sufi müziğin memleketten en önemli temsilcisi Ahmet Özhan’ı eskilerden kalma bir bilinçaltı dürtüsüyle ilk başlarda hiç sevmezdim. Hele Müslüman oldum havasına girip Hale Soygazi gibi bir kadından ayrılması, Soygazi’nin yanından bile geçemeyecek birisiyle evlenmesine içerlemiştim. Sonra muhafazakâr bir müşterimizin Ramazan programına davet etmiştik. 5000 kişilik konser yerine gele gele 300-400 kişi gelmiş firma sahipleri müthiş mahcup olmuştu. Ama Ahmet Özhan orada çok efendice davranmış, çıkıp müthiş bir konser icra etmişti.
Oradaki içtenliği ve profesyonelliğini takdir edip içimde tüm Ahmet Özhan önyargılarını yıkmıştım. Lakin içimde bir yerde Hale Soygazi acısı duruyordu hala. Ulan Ahmet abi o kadın bırakılır mıydı?
Tekbilek’in konseri Kilyos’ta bir beach konseriydi, yani sahilde yapıyordu. Sahilin üzerine bir platform kurulmuş ve sanatçılar orada dalgaların üzerinde şarkılarını söylüyorlardı. Deniz seslerine davulların, sazların, neylerin sesleri karışmıştı. Esen hafif rüzgâr ve ayın muhteşem görüntüsüyle birlikte Tekbilek’in muhteşem şarkıları tek tek kalbimize nüfuz etmişti sanki. Tekbilek’ten önce çıkan gruplar kulaklarımızı tırmalarken, Tekbilek bir taraftan çalıyor bir taraftan söylüyor ve bizi mest ediyordu.
Tek kelimeyle harika ve unutulmaz bir gece olmuştu. Belki biraz Şevval Sam konserinden tat kalmıştı dimağımızda, onlarca konserden hiçbirini hatırlamıyorum zaten. Şimdi ne zaman bir Tekbilek şarkısına denk gelsem, Facebook’ta paylaşırken ya da Youtube’de birden karşıma çıkıverdiğinde, tıpkı o gecedeki gibi yüzüme bir rüzgar esiyor biliyor musun? Dalgaların sesini duyuyorum ve senin kokunu çekiyorum içime. Biraz deniz tuzu doluyorum, gözyaşlarım ondan, belki biraz saçların değiyor yüzüme bir rüzgâr gibi soğuk gecelerde yüzümün kızarması ondandı.
Hatırlıyor musun o gün Tekbilek eşi ile gelmişti konsere ve karısının doğum günüydü. Konserin ortasında o çok sevilen şarkısı ‘I Love You’yu seslendirmeden önce karısına dönüp biraz Türkçe biraz İngilizce aynen şöyle demişti.
“Bugün eşimin doğum günü, hepi börtdey sevgilim.”
Her doğum gününde sana “hepi börtdey sevgilim” demek istiyor olmam da Ömer Faruk Tekbilek’ten kalan bir anı bana.
Kulağına söyleyemesem de her deniz kenarında, bir rüzgâr estiğinde, her doğum gününde mumları üflediğimde aklıma sen geliyorsun, bir deniz gibi, bir şarkı gibi kalbime değiyorsun, biliyor musun?
Adem Özbay
İsteksiz başlayan o gece hayatımın en güzel gecelerinden biri olmuştu. Ömer Faruk Tekbilek Türkiye’de pek namı olmayan ama dünyada çok tanına ve sevilen bir sufi müzisyendi. Mercan Dede, Mısırlı Ahmet gibi sanatçılar henüz çömez sayılırlardı onun ustalığı karşısında.
Sufi müziğin memleketten en önemli temsilcisi Ahmet Özhan’ı eskilerden kalma bir bilinçaltı dürtüsüyle ilk başlarda hiç sevmezdim. Hele Müslüman oldum havasına girip Hale Soygazi gibi bir kadından ayrılması, Soygazi’nin yanından bile geçemeyecek birisiyle evlenmesine içerlemiştim. Sonra muhafazakâr bir müşterimizin Ramazan programına davet etmiştik. 5000 kişilik konser yerine gele gele 300-400 kişi gelmiş firma sahipleri müthiş mahcup olmuştu. Ama Ahmet Özhan orada çok efendice davranmış, çıkıp müthiş bir konser icra etmişti.
Oradaki içtenliği ve profesyonelliğini takdir edip içimde tüm Ahmet Özhan önyargılarını yıkmıştım. Lakin içimde bir yerde Hale Soygazi acısı duruyordu hala. Ulan Ahmet abi o kadın bırakılır mıydı?
Tekbilek’in konseri Kilyos’ta bir beach konseriydi, yani sahilde yapıyordu. Sahilin üzerine bir platform kurulmuş ve sanatçılar orada dalgaların üzerinde şarkılarını söylüyorlardı. Deniz seslerine davulların, sazların, neylerin sesleri karışmıştı. Esen hafif rüzgâr ve ayın muhteşem görüntüsüyle birlikte Tekbilek’in muhteşem şarkıları tek tek kalbimize nüfuz etmişti sanki. Tekbilek’ten önce çıkan gruplar kulaklarımızı tırmalarken, Tekbilek bir taraftan çalıyor bir taraftan söylüyor ve bizi mest ediyordu.
Tek kelimeyle harika ve unutulmaz bir gece olmuştu. Belki biraz Şevval Sam konserinden tat kalmıştı dimağımızda, onlarca konserden hiçbirini hatırlamıyorum zaten. Şimdi ne zaman bir Tekbilek şarkısına denk gelsem, Facebook’ta paylaşırken ya da Youtube’de birden karşıma çıkıverdiğinde, tıpkı o gecedeki gibi yüzüme bir rüzgar esiyor biliyor musun? Dalgaların sesini duyuyorum ve senin kokunu çekiyorum içime. Biraz deniz tuzu doluyorum, gözyaşlarım ondan, belki biraz saçların değiyor yüzüme bir rüzgâr gibi soğuk gecelerde yüzümün kızarması ondandı.
Hatırlıyor musun o gün Tekbilek eşi ile gelmişti konsere ve karısının doğum günüydü. Konserin ortasında o çok sevilen şarkısı ‘I Love You’yu seslendirmeden önce karısına dönüp biraz Türkçe biraz İngilizce aynen şöyle demişti.
“Bugün eşimin doğum günü, hepi börtdey sevgilim.”
Her doğum gününde sana “hepi börtdey sevgilim” demek istiyor olmam da Ömer Faruk Tekbilek’ten kalan bir anı bana.
Kulağına söyleyemesem de her deniz kenarında, bir rüzgâr estiğinde, her doğum gününde mumları üflediğimde aklıma sen geliyorsun, bir deniz gibi, bir şarkı gibi kalbime değiyorsun, biliyor musun?
Adem Özbay
0 yorum:
Yorum Gönder
Sensiz kelimelerin sesi olduğun için teşekkürler...